Bilimsel Yayınlar

DİSİPLİN AMİRLERİ HANGİ DURUMLARDA DİSİPLİN CEZASI VEREMEZ?


DİSİPLİN AMİRLERİ HANGİ DURUMLARDA DİSİPLİN CEZASI VEREMEZ?

1.GİRİŞ

Disiplin kavramının literatürde standart ya da evrensel bir tanımının bulunmadığı görülmektedir. Fakat kavramın etimolojisi incelendiğinde Latince; öğretmek, terbiye etmek demek olan “discipulus” sözcüğünden geldiği saptanmaktadır[1]. Türk Dil Kurumunun tanımına göre disiplin sözcüğü; bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen, düzence, düzen bağı, zapturapt[2] olarak tanımlanmaktadır.

Belirli bir amaç için bir arada bulunan ve örgütlenen insanların, amaçları doğrultusunda ilerleyebilmeleri için kolektif disipline ihtiyaç vardır. Disiplin, örgütlü grup etkinliklerinin arzulanan formatta uygulanabilmesi için oldukça gereklidir. Disiplin, gruba mensup fertlerin, bireysel güdülerini denetim altına almakta ve karşılıklı olarak fayda elde etme anlayışı çerçevesinde işbirliği sağlama amacına rehberlik etmektedir.

Disiplinin, kamu kurum ve kuruluşlarının standarda uygun faaliyet görmesi amacıyla memurların aykırı tutum ve davranışlarını denetim altında tutulması ve kurum içi düzeni sağlayarak, kamusal hizmetlerin etkin ve verimli biçimde yürütülmesinin temininde önem arz eden bir unsur olduğunu söylemek mümkündür.

Disiplin, kamu hizmetlerinin en iyi biçimde yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığı bakımından gerekli görülmüş, bu hizmetleri yürüten memurların görev bilinci ile yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve kamu yararı ile sınırlandırılmış, bu sınırlandırma dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları öngörülmüştür[3].

Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124 üncü ve devamındaki maddeler memurları disiplin yönünden ilgilendiren hükümlere haizdir. Anılan Kanunda disiplin amirlerinin memurlara hangi fiil ve/veya hali işlemesi durumunda hangi disiplin cezasını verebilecekleri maddeler halinde sayılmıştır. Makalemizde ise disiplin amirlerinin hangi durumlarda memurlara disiplin cezası veremeyecekleri yargı kararları çerçevesinde irdelenmiştir.

 ü  GÖNÜLLÜ Mehmet Metin (Mayıs 2018), “Disiplin Amirleri Hangi Durumlarda Disiplin Cezası Veremez?”, Mahalli İdareler Dergisi, Korza Yay. Bas., Ankara, Yıl:6 (22) Sayı:65 (220), Ss.86

 

2.DİSİPLİN AMİRLERİNİN DİSİPLİN CEZASI VERME YETKİSİ

 

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124 üncü maddesine göre kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre aynı Kanunun 125 inci maddesinde sıralanan Uyarma, Kınama, Aylıktan Kesme, Kademe İlerlemesinin Durdurulması ve Devlet Memurluğundan Çıkarma cezalarından birisinin verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 126 ıncı maddesinde ise;

·         Uyarma, Kınama ve Aylıktan Kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından,

·         Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezasının memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından,

·         Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasının amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği hüküm altına alınmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 134 üncü maddesine dayanılarak yürürlüğe konulmuş olan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; Disiplin Amirleri, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet Memuru olarak emrettiği görevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre, 657 sayılı Kanunda yazılı disiplin cezalarından yetkisi dahilinde bulunanları vermeyeyetkilidirler.” hükmü amirdir.

Açıkça görüldüğü üzere Disiplin Amirlerine, 657 sayılı Kanunun sıraladığı 5 çeşit cezadan Uyarma, Kınama ve Aylıktan Kesme cezalarını uygulama yetkisi verilmiştir. Ancak idari yargı mercileri, Kanunun disiplin amirlerine verdiği bu yetkiler kullanılırken belli ölçütlere dikkat edilmesi gerektiğini, bu ölçütlere uymaksızın tesis edilen işlemleri ise iptal etme yoluna gittiği görülmektedir.

Bu itibarla, disiplin amirlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte yer alan disiplin cezası verme yetkilerini hangi durumlarda kullanamayacakları sorusunun yanıtı, yargı kararları çerçevesinde ele alınacaktır.

3. YARGI KARARLARI ÇERÇEVESİNDE DİSİPLİN AMİRLERİNİN DİSİPLİN CEZASI VEREMEYECEĞİ DURUMLAR

Danıştay 12 nci Dairesinin 22.12.2015 tarihli kararında[4], “…Bir olayın tanığı olan kişinin, aynı olay nedeniyle disiplin amiri sıfatıyla ceza vermesinde, disiplin cezalarının tarafsızlık ve objektiflik kriterine uygun olarak verilmesi ilkesine aykırılık görüldüğünden bu haliyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına… karar verildi.” denilerek, disiplin amirinin maiyeti altındaki memurla ilgili yaşanan bir olayda tanık olması halinde aynı olayda disiplin amiri sıfatıyla ceza veremeyeceği belirtilmiştir. Şu halde disiplin amirinin olayın tanığı olması durumunda yapması gereken nedir veya memur tarafından gerçekleştirilen fiil veya hal cezasız mı kalacaktır sorusu akla gelebilir. Bu sorunun yanıtını bizlere Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin 3 üncü fıkrası vermektedir. Mezkur fıkrada“…En üst disiplin amirleri haiz oldukları yetkileri her derecedeki memur hakkında doğrudan kullanabilir…” dendiğinden olayın tanığı olan disiplin amiri yerine disiplin cezası verme yetkisi o kurumadaki en üst disiplin amiri tarafından kullanılabilecektir.

Rize İdare Mahkemesinin 19.06.2015 tarihli kararında[5], “…Bir disiplin amirinin disiplin soruşturması konusu olayın tarafı olması halinde disiplin amiri olarak hakkında soruşturma yapılan kamu görevlisinin (soruşturma tarafsız bir muhakkik tarafından yürütülse dahi) savunmasını alması ve disiplin cezası vermesinin objektiflik ilkeleri ile bağdaşmayacağı gibi taraf olan disiplin amirinin yetkisini…hakkaniyet ve eşitliği esas alan bir tutum ve davranış içinde kullanması yükümlülüğünü yerine getirilmesini güçleştirir.Uyuşmazlıkta, davacının…Müdürüne sarfettiği ileri sürülen sözlerden dolayı anılan ….Müdürünün şikayeti üzerinde davacı hakkında….Müdürünce soruşturma başlatıldığı, davacıdan savunma istem yazısının aynı….Müdürünce imzalandığı ve disiplin cezasının da muhakkik tarafından yapılan soruşturma sonucu yine aynı…..Müdürünce verildiği görülmektedir.

Bu durumda… davacı hakkında yukarıda açıklandığı üzere objektiflik ve hakkaniyeti sağlamak açısından disiplin soruşturmasına konu olayın tarafı olmayan kurum içindeki başka bir disiplin amiri tarafından disiplin cezasının verilmesi gerekirken olayın tarafı ….Müdürü tarafından verilen disiplin cezasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemi iptaline…karar verildi” denilerek, disiplin amirinin maiyeti altındaki memurla ilgili yaşanan bir olayda taraf olması halinde aynı olayda disiplin amiri sıfatıyla ceza veremeyeceği, böyle bir durumda başka bir disiplin amirinin bu yetkiyi kullanmasının gerektiği belirtilmiştir. Nitekim olayın tarafı olan amirin aynı olayda disiplin amiri sıfatıyla verdiği disiplin cezası iptal edilmiştir.

Danıştay 12 nci Dairesinin 06.10.2015 tarihli kararında[6], “...Cezayı verecek olan disiplin amirlerinin…hakkında soruşturma yapılan kamu görevlisinin suç konusu eyleminden zarar gören veya yarar sağlayan veya soruşturulanın veya olayın mağduru durumundaki kişilerden etkilenecek konumda bulunmayan tamamen tarafsız kişi veya kişilerden olmaları… gerekmektedir…” denilmiştir. Bir önceki kararda disiplin amirinin, olayın bizzat tarafı olması durumunda ceza veremeyeceğinden bahsetmiştik. Bu karada ise yargı merciince daha geniş bir perspektif çizilerek disiplin amirlerinin olayın bizzat tarafı olmaları ölçütünün de dışına çıkılmış, disiplin amirinin “olayın mağduru konumundaki kişilerden etkilenecek konumda bulunmaması gerektiği” gibi bir kriter ihdas etmiştir. Dolayısıyla, disiplin amiri bir olayın mağduru konumundaki kişilerden etkilenecek konumda olması halinde o olaydan dolayı disiplin cezası vermeyeceği anlaşılmakta, aksi takdirde bu işlem iptal konusu yapılabilmektedir.

Danıştay 12 nci Dairesinin 12.06.2014 tarihli kararında[7], “…Olayda, davacının disiplin amiri olan …………..’nin disiplin soruşturmasını bizzat yürüttüğü…isnat olunan eylemin hukuki nitelendirmesini yaptıktan sonra yine dava konusu yapılan disiplin cezasını kendisinin verdiği dikkate alındığında, objektiflik ve tarafsızlık ilkesine aykırı olarak tesis edilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır…” denilmiştir. Karardan anlaşıldığı üzere disiplin amirinin, disiplin soruşturmasını şahsen yürüttüğü olaya ilişkin yine kendisi tarafından verilen disiplin cezası iptal edilmiştir. Bu nedenle disiplin amirleri bir tercih yaparak, ya disiplin konusu olaya ilişkin disiplin soruşturması yapmalı ya da disiplin cezası verme yetkisini kullanmalıdır. Dolayısıyla disiplin amiri disiplin soruşturmasını bizzat yürüttüğü olayda disiplin cezası veremeyeceği anlaşılmaktadır.

Danıştay 12 nci Dairesinin 26.01.2016 tarihli kararında[8], “…Usulüne uygun bir soruşturma açılmadan, bağımsız bir soruşturmacı tayin edilmeden, sadece savunma istenerek verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığından, bu işlemin iptali talebiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına…karar verildi” denilerek disiplin amirlerinin, disiplin soruşturması açmadan, tarafsız bir soruşturmacı tayin etmeden  ve yalnızca savunma istemek suretiyle disiplin cezası veremeyeceğine hükmedilmiştir.

 

Danıştay 12 nci Dairesinin 04.11.2015 tarihli kararında[9], “…Bakılan olayda, aynı soruşturma kapsamında davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (c) alt bendi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla ve aynı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin (ı) alt bendi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına dayanak oluşturan fiilin, “kardeşine menfaat sağladığı ve kamuyu zarara uğrattığı” fiili olduğu görülmektedir.

Bu durumda; dava konusu disiplin cezasına dayanak oluşturan “kardeşine menfaat sağladığı ve kamuyu zarara uğrattığı” fiili nedeniyle davacının 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırıldığı, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada Erzurum 1. İdare Mahkemesi'nin 24.02.2011 tarihli ve E:2010/884, K:2011/284 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın davalı idarece temyiz edilmeyerek kesinleştiği hususu dikkate alındığında, aynı fiil nedeniyle davacının ikinci defa cezalandırılması sonucunu doğuran dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.” denilerek disiplin amirinin, verdiği bir disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda aynı fiilden dolayı yeniden disiplin cezası veremeyeceği açıkça ortaya konulmuştur.

Danıştay 10 uncu Dairesinin 15.02.1990 tarihli kararında[10], “…Bakılan olayda, aynı soruşturma kapsamında davacının 657 sayılı İlgili yasal düzenlemeler çerçevesinde kesinleşen disiplin cezaları, doktrin ve uygulamada kabul edildiği üzere, disiplin cezalarını veren idari merciler yönünden de bağlayıcı ve kesin niteliktedir. İdari mercilerin, vermiş oldukları disiplin cezalarını geri almaları, verdikleri disiplin cezası yerine başka bir disiplin cezası verme yoluna gitmeleri kural olarak olanaksızdır…” denilerek, disiplin amirlerinin verdikleri disiplin cezası yerine başka bir disiplin cezası veremeyeceklerine hükmedilmiştir.

 

4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’te yer alan hükümler gereğince disiplin amirleri “disiplin cezası verme” yetkisini kullanırken salt anılan Kanun ve Yönetmelikle sınırlı kalmamalı, yukarıda izah edilen durumların varlığı halinde idari yargı mercilerince verilen kararları da göz önünde bulundurmalıdır. Her ne kadar verilen disiplin cezalarına karşı yargısal denetim yolu açık olsa da bu sorunun baştan önüne geçilmesi gerekmektedir.

Disiplin cezalarının odak noktasında işlenmesi yasaklanan fiilleri gerçekleştiren memurların tecziye edilmesi, böylece kamu hizmetlerinin belirli bir sükût ile sürdürülmesi, kurumun iç huzurun tesis edilmesi, hizmet sunumunun sekteye uğramasının önlenmesi, nihai olarak da kamu yararının hedeflenmiş olması yatar. Bu nedenle disiplin amirlerinin, bu konuda verilen yargı kararlarını referans almasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.

 

KAYNAKÇA

 

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu

 

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik

 

http://www.turkcebilgi.com/disiplin

 

http://www.tdk.gov.tr

 

PINAR, İbrahim, (2006) “Açıklamalı Devlet Memurları Kanunu Şerhi”, Seçkin

Yayıncılık, Ankara, Ss. 1135

 

Danıştay 12.D, 22.12.2015 gün ve E.2012/5247, K.2015/7042 sayılı kararı.

 

Rize İdare Mahkemesi 19.06.2015 gün ve E.2015/175, K.2015/362 sayılı kararı.

 

Danıştay 12.D, 06.10.2015 gün ve E.2012/9312, K.2015/4979 sayılı kararı.

 

Danıştay 12.D, 12.06.2014 gün ve E.2014/3085, K.2014/4911 sayılı kararı.

 

Danıştay 12.D, 04.11.2015 gün ve E.2011/6728, K.2015/5715 sayılı kararı.

 

Danıştay 12.D, 26.01.2016 gün ve E.2012/5471, K.2016/217 sayılı kararı.

 

Danıştay 10.D, 15.02.1990 gün ve E.1989/2490, K.1990/270 sayılı kararı.



[1] http://www.turkcebilgi.com/disiplin

[2] http://www.tdk.gov.tr

[3] Pınar, s.1135.

[4] Esas Numarası:2012/5247, Karar Numarası : 2015/7042

[5] Esas Numarası:2015/175, Karar Numarası : 2015/362

[6] Esas Numarası:2012/9312, Karar Numarası:2015/4979

[7] Esas Numarası:2014/3085, Karar Numarası : 2014/4911

[8] Esas Numarası:2012/5471, Karar Numarası : 2016/217

[9] Esas Numarası:2011/6728, Karar Numarası : 2015/5715

[10] Esas Numarası:1989/2490, Karar Numarası : 1990/270

Telif Hakları 2024 Müfetder